ÖZET
Sonuç:
AAA tanılı hastalarda ortalama trombosit hacmi, enflamasyonun etkisiyle atak döneminde azalmaktadır. Kan sayımı sonucu değerlendirilirken ortalama trombosit hacminin değerinin de göz önünde bulundurulmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Bulgular:
Ortalama trombosit hacmi ataklı dönemde 8,4±2,4 fL iken ataksız dönemde 9,5±1,9 fL olarak saptandı. Hastaların ataklı dönem ortalama trombosit hacminin düzeyleri, ataksız döneme göre istatistiksel olarak anlamlı düşüktü. Beyaz küre sayıları ve C-reaktif protein seviyeleri atak döneminde ataksız döneme göre istatistiksel olarak anlamlı yüksekti.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya Tel-Hashomer kriterlerine göre AAA tanısı almış 570 çocuk dahil edildi. Ayrıca 73 sağlıklı çocuk kontrol gurubu olarak dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, genetik tarama sonuçları, tam kan sayımı parametreleri, ortalama trombosit hacminin düzeyleri, C-reaktif protein değerleri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların verileri tedavi altında ataklı ve ataksız dönemlerine göre ayrı ayrı kaydedildi.
Amaç:
Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA), MEFV geninde meydana gelen mutasyonlar sonucu organizmanın enflamasyona verdiği yanıtın bozulmasıdır. Enflamatuvar hastalıkların pek çoğunda ortalama trombosit hacminin belirteç olarak kullanılabileceği gösterilmiştir. Bu çalışmada tam kan sayımındaki ortalama trombosit hacmindeki değişikliklere bakarak enflamasyonun belirlenmesi amaçlandı.
GİRİŞ
Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA), otozomal resesif kalıtılan bir enflamatuvar hastalık olup, ateşin eşlik ettiği, kısa süreli poliserözit atakları ile karakterize tekrarlayıcı bir hastalıktır. Türkler, Ermeniler, Yahudiler ve Araplar gibi Akdeniz ve Orta Doğu kökenli topluluklarda sık tanımlanmıştır1. On altıncı kromozomun kısa kolunda, pyrin proteinini kodlayan MEFV geninin bulunmasıyla hastalığın kliniğinin, enflamasyonun baskılanamaması sonucu oluştuğu anlaşıldı2,3. AAA atak dönemlerinde C-reaktif protein (CRP), sedimantasyon, serum amiloid A (SAA), interlökin-2 (IL), IL-6, IL-8 ve tümör nekrozis faktör-alfa (TNF-α) gibi akut enflamatuvar belirteçlerin düzeylerinin yüksek olduğu saptanmıştır4,5. Bununla birlikte ataksız dönemlerde de enflamatuvar sürecin devam ettiği bildirilmiştir6. Ortalama trombosit hacmi (MPV); tam kan sayımında (CBC) rutin olarak ölçülen ve MPV’yi gösteren ucuz bir laboratuvar değeri olup, trombosit fonksiyon ve aktivasyonunu göstermektedir7. Büyük trombositler fonksiyonel, metabolik ve enzimatik olarak küçük olanlardan daha aktiftir8. Literatürde, MPV’nin enflamasyon belirteci olarak önemli bir rolü olduğu ve kronik enflamatuvar hastalıklarda hastalığın aktivitesi ile ilgili belirteç olarak kullanılabileceği bildirilmiştir9-13. AAA’lı hastalarda MPV’nin değerlendirildiği çalışmalar mevcuttur, ancak birbiri ile çelişkili sonuçlar bildirilmiştir.
Bu çalışmada, pediatrik AAA hastalarında basit bir test olan CBC’deki MPV’deki değişikliklere bakarak, enflamasyonu belirlemek amaçlanmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çocuk Romatoloji Polikliniği’nde 2014-2016 yılları arasında Tel-Hashomer Kriterleri’ne göre AAA tanısı almış olup düzenli aralıklarla izlenen 570 hasta retrospektif olarak incelendi. Mutasyon sonuçları kaydedildi. Hastaları iki gruba ayırdık: Atak grubu (aktif klinik semptomları ve CRP >10 mg/L olanlar) ve ataksız grup. Ayrıca sağlam çocuk polikliniğine başvuran ve enflamatuvar bulguları olmayan 73 olguyu kontrol gurubu olarak dahil ettik. Mutasyon analizi sonuçları ve klinik verileri olmayan veya anakinra ile tedavi edilen olgular çalışmaya dahil edilmedi.
Laboratuvar parametreleri olarak; beyaz küre, trombosit sayıları, MPV, CRP düzeyleri kaydedildi. Ataklı ve ataksız dönemlerde yapılmış olan tetkikler ayrı ayrı kaydedildi. Dipotasyum etilendiamin tetraasetik asit içeren tüplere alınan kan örnekleri ile otomatik hücre sayımı yapan cihazlarda (LH 780 Beckman Coulter) CBC çalışıldı. CRP titreleri, standart analizörler kullanılarak, kurumumuz laboratuvarında bulunan Beckman-Coulter DXC 800 marka cihazlarda analiz edildi.
Çalışmamız Helsinki Deklarasyonu ilkelerine uygun olarak yapıldı. Araştırma ve yayın etiğine uyuldu. İstanbul Üniversitesi Etik Komitesi’nden Mart 2016 tarihinde, 2016/363 etik numarası ile onay alındı.
İstatistiksel Analiz
Tanımlayıcı istatistik olarak sayısal değişkenler için ortalama ve standart sapma, kategorik değişkenler için sayı ve yüzde değerleri verilmiştir. Sayısal değişkenler için grup karşılaştırmasında iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi kullanılırken kategorik değişkenler için ki-kare testi kullanılmıştır. Sürekli verilerin karşılaştırılmasında Student’s t-test kullanıldı. Bu çalışmadaki 3 grubun karşılaştırılması için, istatistiksel analizde tek yönlü ANOVA ve ardından post-hoc Bonferroni testi yapıldı. Analizler Statistical Package for the Social Sciences v.21 programı kullanılarak elde edilmiştir. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak alınmıştır.
BULGULAR
Toplam 570 AAA hastası ve 73 sağlıklı olgu çalışmaya dahil edildi. Atak grubu 33 erkek (%54) ve 28 kız (%46), ataksız grup 239 erkek (%47) ve 270 kız (%53), kontrol grubu 34 erkek (%47) ve 39 kız (%53) içermekteydi. Yaş ortalaması AAA atak grubunda 9,8±4,63 yıl, ataksız gurupta 11,2±4,46 yıl ve kontrol grubunda 10,4±5,8 yıldı. Çalışmaya dahil edilen tüm hastalar kolşisin tedavisi almaktaydı. Toplam 527 (%91,9) hastada bir veya daha fazla mutasyon tespit edildi. Mutasyonların sıklığı, en yaygın mutasyon olarak M694V heterozigotitesi %16,8, takiben E148Q %12,3, M694V homozigotluğu %11,2, R202Q heterozigotitesi %10,4 ve M6801 G/C heterozigotluğu %5,7 olarak saptandı. Bu gruplar ayrıca Tablo 1’deki spesifik mutasyonlar açısından kategorize edildi. Gruplar arasında yaş ve cinsiyet açısından anlamlı fark yoktu. Gruplar klinik atak durumuna ve mutasyon tiplerine göre ayrıldı. Ortalama takip süresi 4,1±2,5 yıl, ortalama hastalık başlangıcı 8,2±3,99 yıl idi. Altmış bir hasta atak döneminde ve 509 hasta ataksız dönemde idi. Tüm gruplar CRP ve lökosit değerleri açısından değerlendirildi. AAA atak grubunda, CRP ve lökosit düzeylerinin ataksız grup ve kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olduğu bulundu. MPV değeri ise atak döneminde, ataksız ve kontrol dönemine göre düşük saptandı. Ataksız grup ile kontrol grubu arasında MPV, CRP ve lökosit değerleri açısından fark yoktu. Her grup Tablo 2’de özetlenmiştir.
TARTIŞMA
Çalışmamızda ortalama MPV değeri atak döneminde, ataksız döneme göre düşük saptandı. Trombosit aktivasyonu artmış aterosklerotik risk ile ilişkilidir. MPV, trombosit aktivasyonunu ve fonksiyonunu gösterebilen, kolay ulaşılabilir ve uygun maliyetli bir testtir14. AAA tanılı çocuklarda, atak anında ve ataksız dönemde MPV değerlerinin karşılaştırıldığı az sayıdaki çalışmada, anlamlı fark olmadığı bildirilmiştir15-18. Literatürde, ataksız dönemlerde AAA hastalarında MPV’nin anlamlı derecede yüksek olduğu çalışmalar vardır17,18. Bunların aksine, kronik hastalıklarda atak sırasında trombosit sayılarının, kontrol gruplarına göre anlamlı derecede yüksek ve MPV değerlerinin ise anlamlı derecede düşük olduğunu gösteren çalışmalar da vardır6,19-21.
Çalışmamızda MPV değerleri, atak dönemindeki hastalarda kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü. Trombositlerin mikrotübüler yapısında meydana gelen değişikliklerin, enflamasyon esnasında trombosit şeklini değiştirerek MPV değerini azalttığı düşünülmektedir. Ayrıca, büyük trombositlerin enflamasyon sahasına göçü ile MPV’nin dolaşımda göreceli olarak azalması görülebilmektedir12. Bu nedenle, çalışmamızda AAA atağı sırasında saptadığımız düşük MPV’nin, AAA’da atak dönemlerini göstermek için yararlı olabileceği sonucuna vardık.
Kolşisin kullanımı, trombosit aktivasyonunu baskılayabilir22-24. Hastalarımızın hepsi kolşisin tedavisi almaktaydı. Bu durum, ataksız grup ve sağlıklı kontroller arasındaki MPV değerlerinin anlamlı olmayan farkını kısmen açıklayabilir.
Literatürde, ataksız dönemdeki hastalar ile kontrol grubunun CRP değerini karşılaştıran çalışmalarda, CRP değerinde anlamlı artış görüldüğü bildirilmiştir. Ancak bu çalışmaların örneklem büyüklüğünün yeterli olmadığı görülmektedir22,25. Çalışmamızın güçlü yönleri, her grubun yeterli sayıda denek içerdiği örneklem büyüklüğü ve negatif CRP değerleri olan ataksız bir grubun dahil edilmesidir. Özer ve ark.25 çalışmalarında, enflamasyonun ataksız dönemde kontrol gurubundan yüksek olduğunu belirtmiştir. Ancak çalışmalarında AAA hastalarının ataksız dönemde kontrol gurubuna göre daha yüksek CRP değerleri vardı. Çalışmalarına dahil edilen hasta gurubunun ataksız dönemde olduğu belirtilse de, CRP değerlerinin AAA gurubundaki anlamlı yüksekliği, çalışmanın zayıf noktası olarak düşünülmelidir. Çalışmamızda, literatürdeki çalışmalara benzer şekilde, atak anında CRP ve beyaz küre yüksekliği vardı. Ataksız dönemde ve kontrol gurubunda CRP değerleri normaldi. Bu sonuçların atak esnasındaki enflamasyona bağlı olduğunu düşündük. AAA tanısı ile takip edilen hastada M694V genotipinde amiloidoz gelişme sıklığının daha fazla olduğu görülmüştür. Ayrıca M694V homozigot hastalarda artrit ve ağır hastalık görülme sıklığının da daha fazla olduğu saptanmıştır 26. Hastalarımızın hiçbirinde amiloidoz yoktu.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızın en büyük kısıtlılığı, tek merkezde gerçekleştirilmiş olması, hastaların enflamasyonu azaltabilecek kolşisin tedavisi altında olmaları ve retrospektif dizaynıdır. Kan alımını gerçekleştiren personelin farklı olması, kan alım tekniği ve laboratuvara götürülme süresini bilmiyor olmamız diğer önemli kısıtlılıklardır. Yeni tanı almış kolşisin kullanmayan hastalarda yapılacak prospektif çalışmalarda MPV değişimlerinin atak öncesinde, atak anında ve sonrasında izlenmesi daha güvenli sonuçlar verecektir.
SONUÇ
AAA’lı hastalarda atak döneminde enflamasyonun etkisiyle MPV’nin azaldığını gösterdik. Ucuz, kolay ve her klinikte bakılabilen kan sayımı sonucu değerlendirilirken MPV değerinin de göz önünde bulundurulmasının önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Literatürdeki çalışmaların birbiri ile çelişen sonuçları göz önüne alındığında, MPV’nin klinik uygulamalardaki güvenilirliğini artırmak ve etkin klinik kullanımını sağlamak için daha geniş kapsamlı çalışmalar gerekmektedir.