ÖZET
Amaç:
Bu çalışmada, ortam sıcaklığındaki mevsimsel değişikliklerin gestasyonel diabetes mellitus (GDM) prevalansı üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Ocak 2017-Aralık 2017 tarihleri arasında, yazları sıcak ve kurak, kışın soğuk ve yağışlı bir şehir olan Diyarbakır’da Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde GDM taraması yapılan 24.-28. haftalarında olan gebelerin sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. GDM taraması yapılan hamile kadınlar mevsimlere göre dört gruba ayrıldı. Farklı mevsimlerde GDM tanısı konulan gebelerde GDM prevalansı açısından bir karşılaştırma yapıldı.
Bulgular:
Taranan 3.618 gebe arasından %7,5’i (n=272) GDM tanısı aldı. GDM olgularının mevsimsel dağılımı kışın %6,4 (n=54), ilkbaharda %8,3 (n=78), yaz aylarında %9,2 (n=84) ve sonbaharda %6,1 (n=56) olmuştur. Mevsimsel dağılım açısından anlamlı bir fark gözlendi (p<0,05).
Sonuç:
Bu çalışmanın sonuçları, mevsimsel sıcaklık değişimlerinin GDM prevalansı üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermiştir. Ancak, bu ilişkiyi daha iyi göstermek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
GİRİŞ
Gestasyonel diabetes mellitus (GDM), gebelikte başlayan veya ilk kez gebelikte teşhis edilen değişen derecelerde glukoz intoleransı olarak tanımlanır1,2. Gebeliklerin yaklaşık %7’sini etkiler ve %2,4 ile %21 arasında değişmektedir3-5. Klinik olarak asemptomatik evrime rağmen, gebelik ve doğum komplikasyonlarında artışın yanı sıra, uzun vadede tip 2 diabetes mellitus (T2D) riskinde artış vardır6-8.
Yıllar içinde GDM sıklığındaki artışa rağmen patofizyoloji hala tam olarak anlaşılamamıştır9,10. Bununla birlikte maternal aşırı kilo ve obezite, düşük anne doğum ağırlığı, ırk, yüksek anne yaşı, ailede T2D öyküsü, fetal ölüm öyküsü, makrozomik bebek öyküsü, yüksek doymuş yağ tüketimi, yüksek ortam sıcaklığı ve düşük D vitamini düzeyi gibi risk faktörleri ortaya çıkmıştır11-13.
Kahverengi yağ dokusu, hücresel mitokondriyal sistem yoluyla adenozin trifosfat üreterek vücudun soğuk havaya uyum sağlamasına yardımcı olmada yeri doldurulamaz bir role sahiptir14,15. Hayvan ve insan çalışmalarından elde edilen kanıtlara dayanarak, kahverengi yağ dokusunun tüm vücudun metabolizmasını değiştirerek vücut termojenezinde etkili olduğu gösterilmiştir16,17. Bazı hayvan deneylerinde, termostat sıcaklığının 24 °C’den 19 °C’ye düşürülmesi, kahverengi yağda %30-40’lık bir aktivite artışı ve insülin duyarlılığında bir artış ile sonuçlanmıştır17-19. GDM, insülin direncinin bir sonucu olarak glikoz ve lipid metabolizmasındaki değişikliklerle karakterize metabolik bir hastalıktır20. İnsülin direncinde değişikliklere neden olduğu gösterilen çevre sıcaklığı, geçtiğimiz yüzyılda küresel olarak artmış ve bu da insan sağlığı ile ilgili endişeleri artırmıştır17,21,22. Literatür incelendiğinde, yıl boyunca ortam sıcaklığındaki mevsimsel değişiklikler nedeniyle GDM prevalansının mevsimsel değişimini ve bu değişikliklerin insülin duyarlılığı üzerindeki etkilerini inceleyen çok az sayıda çalışma görülebilir10,23-26.
Bu çalışmanın amacı, mevsimsel sıcaklık değişimlerinin GDM prevalansına etkisini araştırmaktır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışma için onay Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yerel Etik Kurul tarafından verildi (protokol numarası: E-19-2669, tarih: 18.04.2019). Çalışma, 1 Ocak 2017-31 Aralık 2017 tarihleri arasında Diyarbakır Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde, son menstrüel dönem ve ilk trimester obstetrik ultrason ile tanımlandığı gibi 24-28 haftalık hamile kadınlara uygulanan 50 g oral glukoz yükleme testini (OGCT) takiben 100 g glukoz tolerans testinde (OGTT) iki basamaklı GDM sonucu olan veya 75 g OGTT’de tek basamaklı GDM sonucu olan hastaları kapsadı. Diyarbakır şehri yazın sıcak ve kuru, kışın soğuk ve yağışlı bir iklime sahiptir. Bu hamile kadınların GDM tarama sonuçları, hastane otomasyon sisteminden geriye dönük olarak değerlendirildi. GDM tanısı, 75 g OGTT ile tek basamaklı bir taramada elde edilen üç kan şekeri değerinden birisi veya daha fazlası yüksek olduğunda konuldu (açlık: ≥92 mg/dL, 1. saat ≥180 mg/dL ve 2. saat ≥153 mg/dL)27. İki aşamalı taramada, 50 g OGCT’yi takiben 1 saatlik kan şekeri seviyesi 140 mg/dL’nin altında olan 24-28 haftalık gebeler normal kabul edilirken, 1 saatlik kan şekeri seviyesi 140 ve 199 mg/dL arasında olan gebeler 100 g OGTT’ye tabi tutuldu. 100 g OGTT uygulanan hastalarda, Carpenter-Coustan kriterlerine göre GDM tanısı, 100 g OGTT ve 50 OGCT’den sonra 1. saat kan şekeri değerinin 200 mg/dL veya daha fazla olmasıyla, dört kan şekeri değerinden iki veya daha fazlası yüksek olduğunda (açlık kan şekeri: 95 mg/dL, 1. saat 180 mg/dL, 2. saat 155 mg/dL ve 3. saat 140 mg/dL) konuldu28,27. Mevsimler takvime göre belirlendi (kış; Aralık-Ocak-Şubat, ilkbahar; Mart-Nisan-Mayıs, yaz; Haziran-Temmuz-Ağustos, sonbahar; Eylül-Ekim-Kasım). Diyarbakır ilinin 2017 yılı mevsimsel sıcaklık değerleri, Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü web sitesinde verilen sıcaklık analizi linkinden elde edilmiştir29. Farklı mevsimlerde GDM tanısı için taranan gebeler arasında ortalama yaş, ortalama gravida ve GDM prevalansı açısından karşılaştırma yapıldı.
İstatistiksel Analiz
Sürekli değişkenleri tanımlamak için tanımlayıcı istatistikler (ortalama, standart deviasyon, frekans, yüzde) kullanıldı. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek için ki-kare testi kullanıldı. P<0,05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Analizler, MedCalc Statistical Software version 12.7.7 (MedCalc Software bvba, Ostend, Belçika; http://www.medcalc.org) kullanılarak yapıldı.
BULGULAR
Çalışmaya 1 Ocak 2017-31 Aralık 2017 tarihleri arasında 24-28 gebelik haftalarında olan ve GDM taramasına tabi tutulan 3.618 gebe dahil edildi. Bunlardan 1.358’i (%37,53) 75 g OGTT ile tek aşamalı olarak tarandı ve 2.262 (%62,52) gebe, 50 g OGCT ve ardından 100 g OGTT ile iki aşamalı tarama kullanılarak tarandı. İki tarama modelinin bir sonucu olarak, GDM tanısı alan olguların genel oranı %7,5 (n=272) idi ve dağılım şu şekildeydi: %6,4 (n=54) kış, %8,3 (n=78) ilkbahar, %9,2 (n=84) yaz ve %6,1 (n=56) sonbahar. Mevsimsel ortalama sıcaklıkları kışın 3,6 °C, ilkbaharda 13,5 °C, yazın 27,9 °C ve sonbaharda 17,4 °C idi (Şekil 1). Mevsimlere göre ortalama yaş, gravida, ortalama sıcaklık ve GDM prevalansı Tablo 1’de gösterilmektedir. Farklı mevsimlerde GDM tanısı için taranan gebelerin yaş ortalamaları ve ortalama gravidaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yoktu (Tablo 1). Farklı mevsimlerde GDM tanısı için taranan gebelerde GDM prevalansında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (Tablo 1).
TARTIŞMA
Bu çalışmanın sonuçları GDM prevalansının mevsimsel olarak farklı olduğunu ve bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğunu göstermiştir. Booth ve ark.22, Chiefari ve ark.23 ve Vasileiou ve ark.26 bu çalışmadakine benzer sonuçlar bulurken, Moses ve ark.24 GDM prevalansının mevsimsel dağılımında anlamlı bir fark olmadığını bildirmişlerdir. Bununla birlikte, Moses ve ark.24 en sıcak ve en soğuk mevsimler arasındaki ortalama sıcaklık farkının 9,3 °C olduğu Avustralya’nın Wollongong şehrinde bir çalışma yaptılar30. Mevcut çalışmada bu fark 24,3 °C’dir. Booth ve ark.22 tarafından yapılan çalışmada, GDM prevalansının mevsimsel sıklıkları arasında bu çalışmada olduğu gibi anlamlı bir fark olduğu gösterilmiştir; en soğuk ve en sıcak mevsimler arasındaki ortalama sıcaklık farkı 24,13 °C iken, Chiefari ve ark.’nın23 çalışmasında sıcaklık farkı 13,5 °C idi. Bu nedenle Moses ve ark.24 tarafından GDM prevalansındaki mevsimsel değişim için bulunan sonucun, en soğuk ve en sıcak mevsimler arasındaki bu düşük sıcaklıktan dolayı, bizim çalışmamızdan ve önceki araştırmalardan22,23 farklı olduğu söylenebilir22,23,29.
Bu çalışmada GDM prevalansı artan sıcaklıkla artmış ve yaz aylarında en yüksek değere ulaşmıştır. Son zamanlarda yapılan diğer çalışmalar da GDM prevalansının sıcaklıkla arttığını ve en yüksek prevalansın yaz aylarında görüldüğünü bildirmiştir22-24. Booth ve ark.22 GDM frekansındaki artış oranını her 10 °C sıcaklık artışı için GDM gelişme riskinde %6-9 artış olarak bildirmiştir. Birkaç çalışmada, sıcaklıktaki düşüşe, termoregülasyon için kahverengi yağ dokusu aktivitesinde bir artış eşlik ettiği ve bunun da insülin duyarlılığındaki bir artışla ilişkili olduğu gösterilmiştir17.
Bu çalışmada, sıcaklık yükselmesi ile GDM prevalansındaki artış, insülin duyarlılığını etkilediği bilinen sıcaklık artışına bağlı olarak insülin duyarlılığının azalması sonucu, insülin direncindeki artışla ilgili olabilir, çünkü insülin direnci GDM patofizyolojisinde önemli bir yere sahiptir20.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Bu çalışmanın temel sınırlaması geriye dönük yapısıdır. Ancak, büyük örneklemin değer sonuçlarını ortaya koyduğu düşünülebilir.
SONUÇ
Sonuç olarak, mevsimsel sıcaklık değişimlerinin GDM prevalansı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olduğu bulunmuştur. Bu nedenle, GDM riski yüksek olan kadınlar gebelik planlarken mevsimsel sıcaklık artışlarının GDM prevalansı üzerindeki etkisini dikkate almalıdır. Özellikle gebeliğin ikinci trimester döneminin yaz aylarına denk gelmesini önlemeye çalışmak gereklidir. Ancak bu ilişkiyi daha iyi göstermek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.