ÖZET
Amaç:
Karbon tetraklorür (CCI4) birçok dokuda hasara yol açabilen, uçucu organik bir kimyasal ajandır. Yapıca flavonoidlere benzeyen kafeik asit fenetil ester (CAPE), bal arısı propolisinin aktif bir bileşenidir. CAPE’nin antitoksik, antioksidan, anti-enflamatuvar etkileri olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada CCI4’ün neden olduğu testis hasarına karşı CAPE’in etkilerini incelemeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem:
Yirmi sekiz adet Wistar-albino sıçan 4 gruba ayrıldı (n=7). Grup 1: Kontrol (%5 etanol, 1 mL/gün/ip), Grup 2: Zeytinyağı (0,5 mL/gün aşırı/ip), Grup 3: CCI4 (0,5 mL/kg gün aşırı/ip), Grup 4: CCI4+CAPE (10 μmol/kg/gün/ip). Deney sonunda alınan doku örnekleri %10’luk formaldehitte tespit edilerek parafine gömüldü. Parafin bloklardan alınan 5 μm kalınlığındaki kesitler hematoksilen-eozin ile boyandı. Testiküler hasarı değerlendirmek için ışık mikroskobunda her kesitten x20 büyütmede rastgele 100 tübül incelenerek sağlam, atrofik ve dejenere tübüller olarak sınıflandırıldı. Kesitler, Leica DFC 280 ışık mikroskobu ve Leica Q Win Görüntü Analiz sistemi (Leica Micros Imaging Solutions Ltd. Cambridge, UK) kullanılarak incelendi.
Bulgular:
Kontrol ve zeytinyağı gruplarına ait testis kesitleri normal histolojik görünümdeydi. CCI4 grubunda seminifer tubullerin %55,00±4,22’si sağlam, %25,00±2,67’si atrofik ve %20,00±1,88’i dejeneratif olarak gözlendi. Ayrıca, bazı seminer tübüllerin lümeninde multinükleer dev hücrelere rastlandı. CCI4+CAPE grubunda ise tübüllerin %72,14±3,91’i sağlam, %16,42±2,10’u atrofik ve %11,42±2,36’sı dejeneratifti. CCI4 grubunda etkilenen tübüllerin sayısı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde artarken (p<0,05), CCI4+CAPE grubunda etkilenen seminifer tübüllerin sayısının, CCI4 grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaldığı tespit edildi (p<0,05).
Sonuç:
CAPE’nin, CCI4’ün testis üzerindeki hasar verici etkilerinin azaltılmasında faydalı olabileceğini düşünmekteyiz.
GEREÇ VE YÖNTEM
Deney Hayvanları
Çalışmamızda kullanılan 200-250 g olan 3 aylık 28 adet Wistar albino erkek sıçanlar, İnönü Üniversitesi Deney Hayvanları Üretim ve Araştırma Merkezi’nden temin edildi. Çalışmamız için İnönü Üniversitesi Deney Hayvanları Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır (protokol no: 2012/A-49, tarih: 21.03.2012). Sıçanlar oda sıcaklığı 24-27 ºC arasında, havalandırma şartları sağlanmış, aydınlatılması 12 saat aydınlık 12 saat karanlık olacak şekilde ayarlanan odalarda barındırıldı. Sıçanlar çalışma boyunca ad libitum standart pellet yemle beslendi. Rastgele seçilen denekler 4 farklı gruba ayrıldı.
Deney Grupları
Grup 1: Kontrol, Grup 2: Zeytinyağı, Grup 3: CCI4, Grup 4: CCI4+CAPE.
1. Kontrol grubu: Bu gruptaki sıçanlara 10 gün süreyle, 1 mL/gün %5 etanol intraperitoneal olarak uygulandı.
2. Zeytinyağı grubu: Bu gruptaki sıçanlara 10 gün süreyle 0,5 mL/gün aşırı zeytinyağı intraperitoneal olarak uygulandı.
3. CCI4 grubu: Bu gruptaki sıçanlara 10 gün süreyle 0,5 mL/kg gün aşırı CCI4 intraperitoneal yolla uygulandı.
4. CCI4+CAPE grubu: Bu gruptaki sıçanlara 10 gün süreyle zeytinyağında çözülerek hazırlanan 0,5 mL/kg gün aşırı CCI4 ve ardından 10 µmol/kg CAPE etanolde çözülerek intraperitoneal yolla uygulandı.
Çalışmanın 11. gününde sıçanlara 5 mg/kg xylazine ile 50 mg/kg ketamin i.p uygulanarak genel anestezi altında orta hat insizyonuyla batınları açıldı. Histolojik incelemeler için testis doku örnekleri alındı.
Histolojik Analizler
Histopatolojik değerlendirme için dokuların tespit ve takip işlemlerine geçildi. Dokunun iyi fikse olması için %10’luk formaldehite konuldu. Örnekler, daha sonra 34 mm’lik daha küçük parçalara ayrılıp plastik doku takip kasetlerine konularak formaldehitte 24 saat süre ile fikse edildi. Fiksasyon işleminin bitmesini takiben parçalar 24 saat boyunca akan çeşme suyunda yıkandılar. Daha sonra dereceli alkollerde dehidrate edilerek, ksilende şeffaflaştırılıp parafine gömüldüler. Parafin bloklardan Leica RM2145 marka mikrotom yardımıyla 5’er mikron’luk kesitler alındı. Kesitlere genel histolojik yapıyı gözlemlemek amacıyla Hematoksilen ve eozin, boyama yöntemi uygulandı. Testiküler hasarı değerlendirmek için ışık mikroskobunda her kesitten x20 büyütmede rastgele 100 tübül incelenerek sağlam, atrofik ve dejenere tübüller olarak sınıflandırıldı. Kesitler, Leica DFC 280 ışık mikroskobu ve Leica Q Win Görüntü Analiz sistemi (Leica Micros Imaging Solutions Ltd. Cambridge, UK) kullanılarak incelendi.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel analizler Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) programı (SPSS for Windows version 13) ve MedCalc (2007, Belçika) istatistiksel yazılım programları ile yapıldı. Tüm sonuçlar aritmetik ortalama ± standart hata olarak ifade edildi. Tüm gruplardaki ölçülebilir değişkenlerin Shapiro-Wilk normallik testine göre normal dağılım göstermediği saptandı (p>0,05). Bu nedenle istatistiksel değerlendirmede parametrik olmayan testlerden Kruskal-Wallis varyans analizi tüm değişkenler yönünden grupların genel karşılaştırılmasında kullanılırken grupların ikili karşılaştırılmasında ise Connover testi kullanıldı. P<0,05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
BULGULAR
Histopatolojik Değerlendirme
Kontrol ve zeytinyağı gruplarına ait testis kesitleri incelendiğinde seminifer tübüller normal histolojik görünümdeydi. Tübüller belirgin bir bazal lamina üzerine oturmuş seminifer epitelinden oluşmaktaydı. Seminifer epitelindeki Sertoli hücreleri ve spermatogenik seri hücreleri belirgin olarak ayırt edilmekteydi. Spermatogonyumlar yuvarlak ve oval şekilleriyle bazal membranın hemen üzerinde yer alırken spermatidler lümende izlendi (Şekil 1A, 1B).
CCI4 grubunda bazı tübüllerde eozinofilik sitoplazmalı, mayozun belli aşamalarında duraksamış ve farklı şekillerde izlenen dejenere hücrelere rastlandı (Şekil 1C). Ayrıca, bazı seminer tübüllerin lümeninde multinükleer dev hücreler izlendi (Şekil 1D). Bu grupta seminifer tübüllerin %55,00±4,22’si sağlam, %25,00±2,67’si atrofik ve %20,00±1,88’i dejeneratif olarak gözlendi. CCI4+CAPE grubunda ise tübüllerin %72,14±3,91’i sağlam, %16,42±2,10’u atrofik ve %11,42±2,36’sı dejeneratifti (Şekil 1E, 1F). CCI4 grubunda etkilenen tübüllerin sayısı kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde artarken (p<0,05), CCI4+CAPE grubunda etkilenen seminifer tübüllerin sayısının, CCI4 grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde azaldığı tespit edildi (p<0,05) (Tablo 1).
SONUÇ
Sonuç olarak çalışmamızda, CCl4’e bağlı testis hasarında CAPE’nin olası etkisi araştırılmıştır ve çalışmamızın sonuçlarına göre, CCl4’ün testisler üzerinde hasara sebep olduğu ve CCl4 ile birlikte CAPE verilmesi durumunda testislerdeki bu hasarın belli bir ölçüde düzelme sağladığı gösterilmiştir. Bu bulgular eşliğinde testis hasarının tedavisinde CAPE gibi antioksidan ve anti-enflamatuvar özelliği olan ajanların kullanılmasının, olumlu etkileri olabileceğini düşünmekteyiz.


